Bu fotoğrafı bugün çektim. Bayağı bir uğraştıktan sonra çekebildim.. Balkon tellere çok yakın olduğu için kuş beni görünce kaçıyordu. Ama bu kez makinamı önceden ayarladım ve konar konmaz çektim.. Bir diğer fotoğrafda burada..
egeden fotoğraflar, bizden son haberler, bazen hoş sohbetler..
Güvercin..
Çarşamba, Mart 30, 2005
Elma Güzeli Ege
Pembe Pembe
Pazartesi, Mart 28, 2005
Kocaman Adam Oldum..
Bir Kahvesi Eksik..
Cuma, Mart 25, 2005
Bir kahvesi eksik:))
Kumandayı ortalardan kaldırmamızda işe yaramadı ne yazıkki. Şu hale bakarmısınız, sen birşeymi izliyorsun, birşeymi dinliyorsun adamın umurunda değil:)) Oynaması için aldığımız iskemleyide bu iş için kullanıyor. Yoksa daha önce dakikalarca ayakta dikilip yapardı bu işi. Şimdi keyfine diyecek yok. Taşıyor iskemlesini oraya, ohhh. Birde kahve, çay versek eline tam olacak yani..
Ben fotoğraf çekerken kendimi harap ettim baksın diye ama nafile. Ee nede olsa çok önemli işi var:)) Bu yaptığına çok karşı çıkmama rağmen bir türlü vazgeçiremiyorum. Çok yakında durduğu için. Bende çaresiz çoğu zaman fişini çekiyorum Tv'nin..
Hamileliğim & Tavsiyelerim
Çarşamba, Mart 23, 2005
Bence bir kadının hayatındaki en güzel tecrübelerden biri hamilelik. İnsanın içinde büyüyen bir canlının varlığını bilmesi ve onu her an hissetmesi kadar güzel bir duygu yok belkide..
Yorum yazan arkadaşlardan Seniyye benden tecrübelerimi ve tavsiyelerimi sormuştu. Bende bu sebeble bir iki satır birşey yazmak istedim..
-Hamile olduğumu öğrenir öğrenmez internetden bununla ilgili siteleri araştırdım. Gebelik. org dan çok faydalandım.( Aslında bazen çok araştırmakda iyi değilmi ne?? Sorularımla doktorum Stéphane'ı az bayıltmamıştım. O bile 'dur daha bunları düşünmek için erken' deyip dururdu. Kulakları çınlasın:) )
- Günde içtiğim 2-3 sigarayı anında bıraktım. Çok tiryaki değldim ama kesinlikle zararlı. Bebeğin normalden zayıf doğması gibi sebeblere bile yol açabiliyor. Benim gibi günde mutlaka 3-4 fincan çay ve kahve içmesi gereken biri için bunlara son vermek zordu ama asla içmedim. Hamilelikden sonrada yani Ege'yi emzirirkende kahve hiç kullanmadım. ( Yalan olmasın; günde sadece 1 defa çokkk açık çay içtim). Kola, gazoz zaten çok aramazdım, zorunlu kalmadıkca ( yani canım çook çekmediği sürece) kullanmadım hiç.
- Yediğim içtiğim herşeyin direk olarak bebeğide etkileyeceğini asla unutmadım ve hep ona göre beslenmeye çalıştım.
- Sağlıklı beslenme.. Bunun formülleri birçok beslenme ve gebelik sitelerinde zaten var. Ben uzun uzun neler yediğimi yazamam.. Ama günde hamile bir insanın tüketmesi gereken protin, vitamin, karbobhidrat gibi besin maddelerinin tümünü almaya çalıştım. Tek taraflı bir beslenme kesinlikle hamilelikde doğru değil. Ben günde en az 2 bardak süt, 1 yumurta, sebze , meyve, bayaz yada kırmızı et tüketmeye çalıştım. Hamur işi ve şekerli gıdalar normal insanlar için bile sağlıklı değil. Ama ben asla katı bir diyet uygulamadım. Canım ne isterse yedim. Pasta, çikolata, hamur işi vs.. Tabi hep ölçüsünde. Öğün atlama yada bir iki dilim kekle öğünü geçiştirmek gibi eski alışkanlıklarımı kesinlikle bıraktım.
- Bol sıvı tüketimi çok önemli. Ben şekerli konsantre meyve suları yerine suyu tercih ettim yada meyve kurularından yaptığım hoşafları içerdim. Bu hamileliğin ilk dönemlerindeki bağırsak sorunları içinde ideal bir çözüm.
- Açık havada bol bol yürüyüş yapmaya çalıştım.
- Belkide en önemlisi pozitif düşünce ve ne kadar zor olduğunu bilsemde stresden uzak durmak. Özellikle bebekle ilgili kaygılar, doğum kaygıları bir miktar stresse yol açsada, çoğu zaman olumlu düşüncelerin her zaman olumlu sonuçlar getireceğine inanan biri olduğum için bunları çoğu kez kafamdan atmayı başardım. Kötü olumsuz düşünceler veren şeylerden hep kaçındım.
Benim alıma gelenler şimdilik bunlar. Mutlaka söylenecek daha birçok söz vardır. Ben hamile olan arkadaşlar için güzel ve sağlıklı bir dönem geçirmelerini diliyorum.
Mutlu günler....
Böylede Güldürülmezki..
Pazartesi, Mart 21, 2005
Mis Kokulu Çilekler & Bahar
Bahçe çilekleri ne güzel kokar degil mi? Dün aldigim bu çileklerde müthis kokuyor. Buraya henüz bahar gelmedi ama bu çilekler bir haberi müjdeler gibi. Çilek çocuklugumdan beri en sevdigim sebzelerden biridir. Ege'de çok severek yedi. Ben belki yemez diyerek puding yapmayi düsündüm önce ama akilli oglum sade yemegi tercih etti.
Bir yerde okudugum makalede çilegin limondan daha fazla C vitamini içerdigi gerçek bir vitamin deposu oldugu yaziyordu.
Çocuklarimiz için bol vitaminli günler diliyorum.....
Banyo Sefası
Cumartesi, Mart 19, 2005
Benim Yakışıklı Oğlum....
Perşembe, Mart 17, 2005
Benim yakışıklı oğlum, akılli çocugum... Hani bir atasözü varya 'karga yavrusunu pamuğum diye severmiş' (hatam varsa düzeltin ltf) . Benimkide öyle oldu. 'Güzel oğlum, akilli oğlum....' Herhalde tüm anneler ve babalar benim gibi düsünüyordur. Hiçbir anne yada baba evladını kötü, çirkin gibi sifatlarla nitelemez degil mi? Çocugumuz biraz daha büyüyünce iddialarimiz biraz daha büyür. 'Benim oglum doktor olacak, Kizim mühendisolacak...' Azda olsa mükemmelliyetçilik herkesde var . Her anne baba evladi için herseyin en iyisini en güzelini diler. Onun için savasir. Ama çocuklarimizi daha minnaik yaslarda bu kosullara alistirmak ne kadar dogru. Bizim onlar için çizdigimiz resim onlarin kisiligine yada en önemlisi hayallerine ne kadar paralel?
Hamilieligimde bebek ve dogumla ilgili çok arastirma yapardim.O zamanlar hamileliğin ilk aylarinda bebegin zeka ve beyinsel gelisimini tespit eden, down sendromunu arastiran bir testle ilgili yazi okumustum. Bu testlerin etik kurallarina ne kadar uygun oldugundan bahsediyordu. Yazidaki bir cümle beni çok etkilemisti. 'Rüzgarsiz bir havada çiglik atarak uçurtmasini uçurmaya çalisan down sendromlu bir çocuk ne kadar anormal' diyordu. Sanirim mükemmelliyetçilik taa o zamanlardan basliyor bizler için. Ben bu testi yaptiramadim. Cesaret edemedim.
Dünyada anne baba olmak için didinen, hayatlarini, umutlarini, servetlerini bu yola dökn insanlar var. Allah'in bana verdigi dünyanin en güzel hediyesi için sükürler olsun..
Yeni Haberler....
Bugüne kadar tüm yayınlamış olduğum mesajlar hep bu blogda yer almıştı. Ama artık yemek tariflerini 'Hanife'nin Tarifleri' başlığı altında yayınlayacağım. O sayfaya yakında arşiv sayfasıda ekleyeceğim. Benim minik yaramazdan çok vakit kalmadığından tavşan adımlarıyla ilerliyoruz.
Yeni tariflerimi umarım beğenirsiniz. Bu arada digital kamera araştırmalarımız hızla devam ediyor. Bu konuda tavsiyeleriniz varsa çok memnun olurum.
Yüzünüzden gülümsemelerin eksik olmadığı günler diliyorum...
Hanife.....
Ege'nin Atıştırma Saati
Cumartesi, Mart 12, 2005
Böyle elinde kocaman muzu tutmus olduguna bakmayin. Sanki hepsini yemek istermis gibi duruyor ama degil:))
Ege meyve konusunda biraz seçici. En sevdiği meyvalar karpuz, kavun, armut ve elma. Ben ara sıra değişik meyvalar denemeye çalışıyorum ama diğerleri kadar çok sevmiyor. Bende bu meyvaları başka şekilde veriyorum. Mesela bir miktar çilek yada frambuazı yogurtla blender da karstırıyorum. Bir tatlı kasığı üzüm pekmezi ilave edip veriyorum. O zaman çok seviyor. Çok zorda olmadıkça asla beyaz şeker vermemeye çalısıyorum.
Kuru meyvalar D vitamini açisindan çok zengin ve sağlıklı. Kuru kayisi, kuru erik yada kuru üzümü minik minik dograyip cereal e ( kaşık maması) ekliyorum. Yada bunları şekersiz suyla haslayip hoşafını yapıyorum. Suyu birçok meyva sularına göre daha saglıklı. Katkı maddeleri içermiyor en azından. Ege'ye konsantre olmamış portakal suyu veriyorum. Favorisi bu ve elma suyu.
Atıştırma saatlerinde bisküvi, gofret gibi seker içeren yiyecekler yerine meyva, meyva suyu, bir dilim kasar gibi şeyler yada kendim evde yaptığım bol yumurtalı,sütlü, az yağlı poğacalar yada kekler veriyorum. Bu yaşda aburcubura alışmasın diye..Her ne kadar bu işin, herşeyin renkli paketlerde, çesitli alternatiflerle, muhteşem reklamlarla sunulduğu bu zamanda zor oldugunu bilsemde....
Çocuklarimiz için saglikli besinlerle dolu öğünler diliyorum...
Anne Olmadan Önce
Perşembe, Mart 10, 2005
Bu yazı kardeşim Hulya'dan e-mail ile geldi ve bende çok beğendim. Burada paylaşmak istedim..
Anne olmadan önce
Gece ne kadar geç yatacagim ya da sabah ne kadar geç kalkacagimi düsünmezdim. Dislerimi
firçalar, saçlarimi uzun uzun tarayabilirdim...
Içki içmenin ne kadar keyifli oldugunu, bir sey düsünmeden sizabilmenin, hatta kesintisiz,
düsüncesiz uyuyabilmenin kiymetini bilmezdim.
Evimi her gün temizlerdim. Hatta süsler, püsler, küçük dekorasyon oyunlari yapardim. Evimi
dagitacak seylerin küçük oyuncaklar, yirtik kagitlar olacagi aklima bile gelmezdi...
Saksilarimin zehirli olup olmadigini düsünmemistim bile. Ya da banyoda duran el sabununun bir
içecek gözüyle görülebilecegini...
Anne olmadan önce...
Üzerime bu kadar isenecegini, kusulacagini ve daha da ilginci bundan rahatsiz olmayacagimi
bilemezdim. Gaz çikartmanin eglenceli tarafini göremezdim.
Anne olmadan önce...
Aglayan bir bebegi asisi yapilsin ya da test için kan alinacak diye bögüre bögüre kucagimda
sikabilecegimi bilmezdim. Aglamakli gözlere bakip aglayabilecegimi, minik bir tebessümden büyük
mutluluklar yasayabilecegimi düsünemezdim.
Saatlerce uyuyan bir bebegi seyretmek için uyanik kalabilecegimi...
Anne olmadan önce...
Kalbimin vücudumun disinda bir yerlerde olabilecegini...
Aç bir bebegi doyurmanin insanin ruhunu nasil doyurabildigini..
Bir anne ile çocugunun arasindaki bagin göbek bagindan çok daha saglam oldugunu...
Bu kadar küçük bir bedenin bu kadar büyük bir huzur verebilecegini...
Düsünemezdim.
Anne olmadan önce .
Bütün bir gece boyunca, hatta geceler boyunca her seyin yolunda gidip gitmedigini kontrol etmek
için 10 dakikada bir uyanacagima...
Kapilardan nefes sesi dinleyecegime...
Baskasinin öksürüklerinin cigerimi parçalayabilecegine...
Bir insan öpücügünün kesilen parmagimin acisini dindirebilecegine...
Inanamazdim.
Hatta, böyle bir yaziyi okuyabilecegime, yazabilecegime, hatta diger anne ve büyükannelerle
paylasabilecegime de inanamazdim.
Çarşamba, Mart 09, 2005
SEBZE ÇORBASI
Ege için hazirladigim sebze çorbasi.Ben her yaptigimda, (miktari çok oldugundan) minik kaplara koyarak derin dondurucuda donduruyorum. Gerektiginde Ege için, elimin altinda hazir harika çorbalarim oluyor. Yapimi çok kolay.
Bu çorba için çok degisik malzemeler kullanabilirsiniz. Ben 1 kereviz sapi, 1 havuç, 2 mantar, yarim kirmizi biber, yarim kuru sogan, ve 1 kabak kullandim. Hepsini ufak ufak dograyip, 2-3 dakika az yagda kavurup, üzerine sicak su ekledim. Çok az tuz ekledim. Kaynadikdan 5 dakika kadar sonra yarim su bardagi domates suyu katip bir süre el blender i ile karistirdim. Daha sonra yarim çay bardagi kadar ev yapimi sehriye attim. 5-6 dakika daha kaynattim. Vee çorbamiz hazir.. Oldukca saglikli ve besleyici bir çorba oldugu için Ege'ye haftada 4-5 kez veriyorum.
Benim kel kafalı oğluşum
Pazartesi, Mart 07, 2005
Ben bu fotograflara baktikça anliyorum Ege'nin ne kadar büyüdügünü. Uzun süre görmeyenler 'ne kadarda büyümüs' diyorlar. Ama bizim yani anne ve babalarin bunu anlama sansi yok. Çok sükür biz bu imkana sahibiz ve çocuklarimizin onca fotoğraflarini ve görüntülerini kaydedebiliyoruz.
Oysa bizim çocukluğumuza ait kaç tane siyah beyaz fotoğraf var? Bu bizim için büyük şans bence . Saklayacağımız bir sürü fotoğrafımız ve kamera görüntülerimiz olacak..
istanbul istanbul bir iki...
Cumartesi, Mart 05, 2005
31 mayis icin ucus biletlerimizi aldik. hadi hayirlisi diyelim.. annem ve babam 'bizim icin artik gunler gecmez' diyorlar. benim icinde durum ayni. her ne kadar yolun uzunlugu ve egeyle tek olarak ucacak olmam beni simdiden urkutsede, aklima geldikce heyecanlaniyorum. zira gecen sene egeyle tek basima donmek zorunda kalmistim ve cok zor olmustu. giderken arkadasim inci yanimda olacagi icin yardimcı olacaktir ama yine donuste yalnizim. neyse daha simdiden bunlari dusunmek yersiz.
yapilacak o kadar cok sey ve gidilecek coook yerler var. gecen yaz cok gezememistim. ege cok kucuk oldugu icin, ama bu yaz daha guzel olacak insallah.....
sabah mahmuru..
sabahlari dahami tatli oluyor bebekler. ne dersiniz?? gece sabaha kadar yatmakdan saclar ibik gibi havalanmisve hala mahmur benim minik oglusum.
saclar kesildiginden beri boyle havalanmiyor artik.. sabah gunesinin onunde nasilda gulumseyerek poz vermis. zaten dogdugundan beri cok sevdigi seylerden biri kameralara bakmak...
meksikali..
Cuma, Mart 04, 2005
kedimiz pasa
Perşembe, Mart 03, 2005
montréal'e ilk geldigimde almistim pasayi. harika bir kediydi. cok iyi vakit geciriyorduk birlikte. egeyle beraber yasadigi hayal kirikligini hala hatirliyorum. yeni evimize tasinincada, en az bizim kadar seven bir fransiz komsuya vermek zorunda kalmistik. ama simdi cok mutlu. arada gidip goruyoruz. ona en sevdigi balikli mamasini goturuyoruz:))
kinali kuzum
Çarşamba, Mart 02, 2005
fotograf cok basarili olmadi ama ben yinede yayinladim. dun egeye aldigim su bazli boyalar cilde zarar vermiyor ve yikama ile cikabiliyorlar. bunu bilen arkadasim inci kollari sivadigi gibi ege'yi bu hale getirdi. arkasindan fani dururmu. oda hemen kalemi alip son rotuslari tatamladi. ve sonuc iste karsinizda:))
tabi arkasindan sicak bir banyo...